Vücudumuzda çevremizden bilgileri alan 7 duyumuz vardır: görme, işitme, dokunma (taktil), tat alma, koklama, vestibüler (denge ve hareket duyumuz) ve proprioseptif (kas ve eklemlerimizden gelen) duyu. Bu duyularla her gün kendi vücudumuz ile çevremizi algılayarak yorumlar ve bunlardaki değişimlere uygun yanıtları veririz.
Hareket ile denge duyumuzla başımızın yerçekimine karşı konumunu ve uzay boşluğunda nerede olduğumuzu algılarken, kas ile eklem duyumuzla vücut uzuvlarımızın vücudumuza göre yerini ve uyguladığımız kuvvetin miktarını farkındalığımızı sağlar. Beynimizin duyusal bilgileri organize ettiği ve yorumladığı sürece ‘Duyu Bütünleme’ adı verilir.
DUYU BÜTÜNLEME TERAPİSİ NEDİR?
Duyu bütünleme terapisi Dr. A. Jean Ayres tarafından geliştirilerek ilk olarak Güney California
Üniversitesi’nde uygulanmaya başlanmıştır.
Gelişimsel bakımdan yeni doğan yaşamının ilk 2 yılında duyularından aldığı bilgiyi tespit etmeyi
ve yorumlamayı öğrenir. Çeşitli duyusal sistemler (dokunsal, vestibuler ve görsel) motor
sistemle güçlü nöral bağlantılar yapar, vücudun haritalandırmasını yaratır ve çevreden vücuda
gelen bilgilerin yararlı bir şekilde işlemlenerek yorumlanmasını sağlar. Özünde ‘duyusal ve
motor haritalar’ beyinde birbirleriyle bağlantılıdır. Kendimizin oluşturduğu ‘haritalar’ ve
çevreyle etkileşimle birlikte adaptif motor cevapların, motor planlamanın, vücudun iki tarafının
koordinasyonunun, postural stabilitenin, kendi-imajımızın, dengenin ve el-göz koordinasyonunun
gelişimine izin verir.
Duyusal işlemleme aynı zamanda uyanıklık ve dikkatin regülasyonunda da esastır ve duygular ile
davranışları kontrol eder.
Duyusal bütünleme yaklaşımında hedefe yönelik aktivite ve oyun içerikli çalışmalar yoluyla
çocuğun gelişiminde duyusal bütünleme deneyimlerini sürdürmesi için imkan yaratılır. Terapi
çocuk merkezli ve eğlencelidir. Çocuğun ihtiyaçlarına göre düzenlenen çevre ve aktiviteler sinir
sisteminde pozitif değişiklikler sağlar.
Taktil (dokunma) duyusu
Taktil (dokunsal) sistemdeki problem sadece refleksler ve motor gelişimi etkilemekle kalmaz aynı
zamanda taktil algı, motor planlama ve duygusal stabiliteyi de etkiler. Taktil problemler
öğrenme güçlüğü olan bazı çocuklarda karakteristiktir ve hiperaktivite ile dikkat dağınıklığıyla
ilişkilendirilmiştir. Aynı zamanda otistik çocuklarda da bildirilmiştir.
Vestibuler Sistem
Vestibuler sistem vücut postürünün (duruşunun) gelişimi, kas tonusu, (postural-oculer)
görsel-motor kontrol, refleks integrasyon (bütünleme) ve denge reaksiyonlarını etkiler.
Vestibulere dayalı bu fonksiyonlar motor yeteneklerin gelişimi, görsel-uzaysal ve dil
yetenekleri, el dominantlığı ve motor planlama üzerinde çok güçlü etkiye sahiptir.
Vestibuler sistemin önemli fonksiyonu vücut hareket ederken yerçekimi güvenliği duyusunu
sağlamasıdır. Bu, duygusal stabilitenin gelişimine ilave olarak denge, postural mekanizmalar ve
uzaysal algı da önemli rol oynar. Yeterli vestibuler fonksiyonu olmaksızın çocuk vücut
hareketlerinde güvensiz ve boşlukta hareketinde korku dolu (özellikle ayağın yerden ayrıldığı
durumlar) olabilir. Sonuçta, güvensizlik hissi çocukta duygusal olarak stabil olmamayı
besleyecektir.
Proprioseptif Sistem
Eklemler ve kaslardan gelen duyusal bilgi ile ilişkili sistemdir. Uzay boşluğunda vücut
parçalarının nerede olduğu ile ilgili bilgi sağlar. Vücut farkındalığında, postural (duruşun)
kontrolde ve kuvvetin ayarlanmasında önemli rol oynayan sistemdir. Taktil (dokunma) ve
vestibüler sistemlerle birlikte çalışır.
Boşluktaki harekette güvensizlik aynı zamanda zayıf vestibuler-proprioseptif işlemleme ile
ilişkilidir ve yerden ayağının kesilmesine aşırı korku ile hareket aktiviteleri sırasında
duygusal güvensizliği kapsar.
Motor Planlama Hastalıkları (DİSPRAKSİA)
Gelişimsel Dispraksia aynı zamanda motor planlama hastalığı olarak bilinir. Dispraksiası olan
çocuk planlama ve amaç-doğrultulu hareketler, yetenekler ile alışık olmadığı motor görevlerde
önemli problemlere sahiptir. Dispraksik çocuğun içsel organizasyon ile odaklanma eksikliğinden
dolayı sıklıkla kolayca dikkati dağılır. Bir aktiviteden diğerine geçmekte güçlük çekerler.
Motor planlama problemlerinin birkaç ayrı tipi vardır. Bunlar postural dispraksia, sıralama
praksisi, oral ve sözel praksis, yapısal ve grafik praksisi ile objelerin sembolik kullanımının
dispraxiası.
Dispraksia olan çocukların bazılarındaki genel semptomlar giyinmede gecikme ve taklit içeren ince ve kaba motor yeteneklerde, sıralı hareketlerde (bağlama, atlayarak yürüme gibi) ve yapı inşaatında (blok modelinden inşaat gibi) gecikmedir. Dispraksik çocukta gözlenen zayıf hareket akıcılığı ve el hareketlerinin yeteneklerinde, el yazısı gibi, tipik olarak çocuk için uygulaması oldukça zordur. Konuşma artikülasyonu da aynı zamanda planlama ve motor aktivite yeteneklerinden dolayı zayıftır. Yaşıtlarıyla zayıf oyun motor yetenekleri, öfke nöbetleri, değişimlere kuvvetli direnç görülebilir. Kendileri hakkındaki zayıf fikir dispraksik çocuğun en büyük problemidir.
DİKKAT VE UYANIKLIK FONKSİYONU NASIL ETKİLER?
Dikkat ve uyanıklık yaşamın sürdürülmesinde önemlidir. Gereksiz bilginin filtrelenmesine katkıda
bulunurlar, çevreyle uyumu sağlayan en temel elementlerdendir, öğrenilen yeni bilginin
işlemlenmesi ve amaçlı aktiviteye katılımını sağlar.
Çocuk sürekli kas tonusunun değişimlerine veya dışardaki istemli hareketlere uyum sağlamaya
çalıştığı zaman, dikkati sürdürmek zordur. Kişi dikkatini istemli ve aktif olarak kattığı zaman,
fonksiyonel amaçlı aktivite ve öğrenme meydana gelebilir.
Dikkati sürdürme yeteneği olmaksızın, kişi bilgiyi işlemlemeyebilir ve bilişseli gelişmez. Aynı
zamanda motivasyon ve devamlılığa da katkıda bulunur.
Hiperaktivite, öğrenme hastalıkları ve zihinsel gerilik gibi davranışsal hastalıkların çekirdek
semptomlarından biri dikkat eksikliğidir. Dikkat eksikliği ile ilgili prospektif çalışmalar bu
populasyondaki çocuklarda davranışsal zorlukları ve akademik başarısızlıkları yüksek riskle
onaylanmıştır. Dikkat eksikliğinin farklı tipleri vardır. Dışardan gelen bilginin
filtrelenmesinde güçlük olduğunda aşırı-uyanıklık paterni görülür. Bu resme eşlik eden
problemler gereksiz uyarana oryantasyon, dikkatin dağılması, aşırı motor aktivite ve azalmış
dikkat süresidir. Kişideki dikkat eksikliği yeni uyaranlara uygun şekilde organize olamama,
uyaranı anlamlı şekilde birleştirememe ve etkili performans için cevapları organize edememe
anlamına gelebilir. Hiperaktivite ve dikkat eksikliği hastalığında ilaç kullanımı çocuğun
hiperaktivite problemine yardımcı olur fakat ikincil olarak altta yatan duyusal bütünleme
problemleri dikkat sorunları olarak varlığını sürdürecektir.